29 Ağustos 2015 Cumartesi

Yandı Sevdam..

Bir zamanlar yırtık sokakların derdime kibrit çakan karanlığında, gençliğimi kirlettiğim en badireli kaldırım taşlarına oturmuş,yoldan  gelip geçen arabaları seyre dalmışım, ucuzlukta sırıtan sigaram bir ihanete eşlik ediyor dudaklar arasında.. Hoşgeldim yine Tarlabaşı Bulvarı’ndayım, uzun bir aradan sonra bizbizeyiz senle, salvolarla şenlenen sokaklara giremiyorum utancımdan, Nejla Abla’nın kuşlarının habersizce uçtuğu,  yıkılması için boşaltılmış evinin önünde çürümüş gelinliğine bakıyorum. Bunları hangi kafa ile söylediğim bilinmez ama, en pahalı ahlakımı edindiğim bu sokakların sahipleri şimdi nerede nefes alıyor.. Ne kimseden, ne de Nejla Abla’dan bir iz, bir haber ..bu küflenmiş kokuyu özlemişim ve dayılığını mezara bırakmış sokaklardan, yiğitliğe sürülmeyen kovulmuş ayak izleri seziyorum. Nejla Ablamın evinin çatırdayan merdivenlerine, ben rahatsız ettikçe kaçışan fareleri görmezden gelerek  tırmanıyorum usulca. Kirlenmemiş çocukluğumun hayaletleri ile gözgözeyim örümcek ağlarının beni her bulduğu köşede..  Kimseler kalmamış, kimseler sessiz bu kez. Ne zurna sesi, ne de özlediğim küfürler var damarlarıma kan götüren. Binlerce
ölüye mezar bu tılsımlı binaların, kan kokulu sokaklarının haykırışlarını bir tek ben duyuyorum, birde ölüler. Ah  en delikanlı İstanbul’umsun sen benim Tarlabaşı.  Kaybolan şehrim, karanlığında cesaret edemediğim en karayağız gölgemsin. Bir ben aşığım sana, birde buranın haramileri. Çatırdayan merdivenlerin bulanık rüyalarına dalıyorum. Sürgüne uğramışçasına harap bütün anıların Nejla Abla. Karşı komşunun da cumbalı evini alevler almış, onun naylon gelinliğinin tülleri yapışmış yangında..İşte o tüller gibi yandı içim bu sokakları görünce, cıvıl cıvıl çocukların neşesi sönmüş.. hani o köşe... hırsız Hüseyin’in çaldığı çantaları attığı o köşe varya.. işte oraya bir keresinde senin yeğeninde topunu kesip atmışlardı.  Şimdi kırık dökük oyuncakların  üzerinde mezar olduğu, sokağın meşhur  çamaşır iplerine dolanmış boyunları ile esmer çocuklar gözü yarı açık uzanıyorlar.Polisin siren sesleri buğulu..  O an anlamalıydım, daha önce sana gelmem gerektiğini. Sana olan ihanetim yüz karası olmadan önce .. Senin kavgalı olduğun gacının evini ahlaksız çalışanlar basmış, ekmek parası... gireni çıkanı belli değil abla, eskiden iftira ederdin ona, ama şimdi sahi orospunun evi olmuş orası, kırmızıdan siyaha çalan perdeler, kırılmış pencere camından dışarıya doğru rüzgarla sevişirken şahit oldum. Bir şey daha eksik, o inceden kulağımı öpen kemanın sesi.. Büyümüş, evlenmiş diye duymuştum.. Doğru mu abla?  Zehirliydim zaten, daha da battım rengine mazideki yaranın. Ne bir adres, ne bir iz kalmış sizden buralarda. Bende gelinliğini giydim ve ateşe verdim hatıralarımı sizinle son defa..



" Tarlabaşı yıkılmasın.."

           





BaHaR..