6 Şubat 2008 Çarşamba

..Anlat İstanbul..


Güneş daha doğmadan evvelki yalnızlığını,
Sahip olduğun kısa ve yalancı sevdalarını,
Herkesi kendine hayran bıraktığın o çıkmazlarını ve yabancılığını
Her kaldırım taşındaki kadının vefasızlığını
Anlat İstanbul..

Anlat İstanbul
Kaç kişiye mezar olduğunu
Kimlerin canını yaktığını
O, anlatılmaz masalını anlat bana
Çocukluğumu kaybettiğim sokaklarını
Oyunlar oynayamadığım arkadaşlarımı

Anlat İstanbul
Beni doğarken öldürdüğün acılı ama ibretli yaşamımı
Bir yıldızın daha kayıp gittiği hayatı
Çocuk olmanın ne demek olduğunu anlat bana
Annemi,babamı,ablamı,aşkımı anlat..

Anlat İstanbul
Hiç sevmeden sevdirmeyi öğreten bir insanı
Geçmiş dünü anlat bana
Belki de hiç gelmeyecek yarını
Yaşlanmış bir İstanbul’u anlat bana

Anlat İstanbul
Sevmeyi anlat
Acıyı anlat
Kendini anlat
Melek olup bana veda eden henüz tanışmadığım,
Prensimi anlat,
Masalını anlat

Anlat ki birazda senin çocuğun olayım…

..sabaha karşı bir şehir..



Akşamdan kalma ışıkları gördüğümde,
Fırtına demetleri denize dalardı,
Sonsuz rüya akşamlarının bittiğinde,
herkes bilirdi;sabaha karşı bir şehir uyanırdı..
Belki sokaklar hala sessizdi,
Gecenin alıp götüremedikleri vardı kaldırım taşlarında,
Ama sonsuz ve dipsiz aşklar sarardı..
yalancı,biraz sonra bitecek sevdalar,
o zaman herkes anlardı;sabaha karşı bir şehir uyanırdı..
Yollar hafif ıslak olurdu,
Pencereler sonuna kadar kapalı kalırdı,
Bulutlar ağlamak isterdi bu şehre..
Ama karanlık sevmezdi ağlamayı,
Ben bile bilirdim;sabaha karşı bir şehir uyanırdı..
Otellerin soğukluğu var olurdu,
Rüyalar unutulmaya koyulurdu,
Zihinlerde artık tek bir şey vardı;
...sabah oldu bile..