26 Ağustos 2010 Perşembe
annem..
Bak gidiyorum işte annem
Hani hayatta olmazsa yaşayamam dedikleri vardır ya insanın
Benim bitane var işte
"Öyle kimseye körü körüne bağlanmicaksın" ile olmuyor bazı şeyler
bu başka bir şey
zaten böyle konuşanlarda hep yalancıdır anne
ben biliyorum en başta kendimden biliyorum
ne olucak bizim halimiz böyle?
Ne kadar çabuk geçti zaman
Ne kadar az,ne kadar yapmacıktan yaşandı bunca şey
Zaman boşa mı geçti anne
Eğer biraz daha vaktimiz olsaydı yine oturur zamanın kıymetini bilir miydik senle
Anlatamıyorum anne
Boğazım düğümleniyor,sanki bütün zaman gençlik bunalımlarımla geçti
Beni kucağına aldığın kaç zaman önceydi ki
Daha dün şunun şurasında
İlk sevdalarımı sen dinledin anne
Yalanlarımı sen okudun gözlerimden
İçim cız etti her hatamı söyleyemedim sana..
Özür dilerim..
Seni babamdan daha çok sevdim
o bilmedi..bilmesin anne
Sen olmasan ölürdüm anne
bunu en iyi sen biliyorsun zaten
Hiç utanmadım senden diğer çocuklar gibi
gurur duydum "benim annem" diye
Benim annemin gülümsemeleri başkaydı
Nadirdi..
Sürekli gülmezdi o..
Ama bir güldüğünde yüreğim eski çocukluğuna kavuşurdu sanki
Hep yüreğinde ince bir sızı vardı ..bilirdim gözlerinde arardım bazen..
Sen üzülme diye duygusuz gibi davranırdım
Ama bilirdim
Üzülürdün anne..
Hep katlandı o yüreğin benim için her şeye
Ben ne yapıyorum şimdi?
Gidiyorum..bu kadar basit mi:
Senin için gidiyorum anne..ikimiz için..
Elimde olsa her şeyi en baştan yaşar mıydık seninle
Başka bir dünya seçer miydik
Birlikte sabahladığımız apartman köşelerinde ağlayacağımıza
Sıcacık evimizde sarılır mıydık birbirimize başka mutluluklarla
Şimdi getiremiyorum geçen 1 dakikayı
Gitmeme,gitmemize biraz daha yaklaşıyorum anne
Seni şimdiden çok özlüyorum..
“Sevgili anneme…”
BaHaR....
4 Ağustos 2010 Çarşamba
Tarlabaşı’nda kayıp bir hayat..ben ve gizli gülümsemeler..
Meliha Teyzemin ısrarı üzerine annemle yolumuz yine bu karanlık görünen renkli semte düşmüştü..Burası artık bana eskisi gibi soğuk,korkunç ve dayanılmaz gelmiyordu.Meliha Teyzem eskisi gibi bizi mahallenin girişinde karşılamadı.Babamda eskisi gibi gelip bırakmadı bizi mahallenin girişine kadar.Çünkü alışmıştık buraya,eve doğru ilerlerken birkaç roman kadın tanıdı ve ayak üstü konuşmaya çalıştı bizimle.Sanki daha önceden bizi çok iyi tanırlarmışçasına sohbete daldılar.Meliha Teyzem cumbalı balkonundan göğüslerinin yarısı sarkmış bir şekilde eğilmiş ,o cazgır sesiyle (ki her zaman böyle değildir) bizi çağırdı yukarıya ..eğer o seslenmemiş olsaydı ,belki de hala bu üç roman kadınla konuşuyor olacaktık..annem ve ben insanları reddetmesini bilmiyorduk nedense..halbuki burası tam yeriydi yapmadıklarımızı yapmanın..insanlara “hayır” diyebilmeyi mecbur kılacak bir hayata sahipti burası..
Sonra bakkaldan “o” çıkıyor..o gece düğünde rastladğım bana kolumdaki nazar bonzuğunu hediye eden kişi..beni görünce şaşırıyor ve sonra hafiften gülümsüyor..benden yüz buldu için yapıyor bunu biliyorum.Bende ona gülümsüyorum hafiften..sonra mahallenin sonuna kadar arkasına dönüp dönüp duruyor ve gidiyor..yaşayacağım 1 gece için sabırsızlıkla bekliyorum..
Arada aşağıda oturan roman kadınların benim hakkımda konuşup zaman zaman başlarını kaldırıp bana baktıklarını görüyorum..ama bu beni hiç mi hiç rahatsız etmiyor..
Akşam yemeğini yiyoruz.Çok lüks beklemeden oturuyoruz sofraya annemle.Meliha Teyzemin en güzel yemeklerini tadıyoruz ve ben sofrayı toparlıyorum..Balkona çıkıyoruz geç vakit olmasına rağmen yine çocuklar sokakta..sanki yarın sabah birileri onları oyunlarından alıkoyacakmış gibi gecenin yarılarına kadar bıkmadan usanmadan oynuyorlar.kimseden korkmuyorlar,çünkü çok değil birkaç sene sonra buranın korkulacak insanları onlar olacaklar..biliyorlar..bunu bilerek oynuyorlar ..her evden ayrı bir ses geliyor,ayrı bir hikaye anlatıyor buradan her çatı..gece yarısına doğru hala balkonda oturuyoruz.Bizim evin sokak kapısını birisi kapatıp çıkıyor ve sesi duyunca aşağıya bakmadan edemiyorum.Annem ve Meliha Teyze ise hiç oralı değil..Kırmızı tonu ağır basan bir elbisesi,simsiyah parlak topuklu ayakkabıları upuzun sarı saçları olan,uzun boylu ve alımlı biri çıkıyor bizim evden..O kadar güzel görünüyor ki mahallenin köşesinden dönene kadar ona bakıyorum,herkes ona bakıyor..Çocuklar bağırıyor arkasından ama o hiç oralı değil bile..anlıyorum kim olduğunu ama ses etmiyorum..onun gibi hayatlar dolu nasıl olsa burada..
Ertesi sabah erkenden kalkıyoruz ben bakkala gitmek için ayağıma geçiriyorum terlikleri..ne giydiğimi bilmiyorum üzerime,zaten çokta önemli değil.hızla aşağıya inerken onunla karşılaşıyorum,az daha çarpışma noktasına geliyoruz ki “yavaş ayol” diyor..
Neye uğradığımı şaşırıyorum bir an ,evet bu “o”.O kadar güzel ki hala..Geçirdiği o iğrenç gece ondan en ufak bir şey alıp götürememiş sanki…Dün gece bu evden çıkarken neyse yine aynı..alımlı ve şık.”pardon” diyorum ve hızlı hızlı iniyorum aşağıya..saçlarıma bakıyor ben inerken “maşallah nazar değmesin kız” diyor ama ben çoktan sokak kapısını çarpıp gitmiş oluyorum..bakkaldan paranın üstünü almadan dönüyorum kafam o kadar dağılmış ki..Eve girip girmemek konusunda kararsızım,ya yine karşıma çıkarsa diye ama yapacak bir şey yok ki başımı kaldırıp baktığımda bizim bir üst katımızda ki balkondan eğilmiş,iki parmağının ucunda yeni yanmış sigarasıyla bana bakıyor ve gülümsüyor hafiften..bende ona gülümsüyorum,korkmuyorum da değil..
Kahvaltıyı ediyoruz ve ben balkonda oturuyorum belki aşağı bakkala sepet uzatır ya da onu görürüm bir şekilde diye..arada başımı kaldırıp üst kata bakıyorum çünkü..ama ondan tek bir iz yok..sonra Meliha Teyzeme ondan bahsediyorum “aman kızım uzak dur” diyor..halbuki neden bu ötekileştirmek anlamıyorum..kızıyorum içten içe bu zihniyetlere ama ses etmiyorum..bütün gün cumbalı balkondan ayrılmıyorum..meliha teyzem nedenini bilmediği için sen çok sevdin orayı diyor..bahane edip arada bakkala gidiyorum belki merdivenlerde karşılaşırız diye.ama olmuyor..balkonda oturmaya devam ederken bir sepet iniyor aşağıya ve kadın yada erkek diye tam ayırt etmekte güçlük çekeceğim bir ses “1 paket m..,3 tanede ötekinden anlarsın “diyor bakkal çocuğa..O da hemen anlıyor..sonra sepet birkaç dakika bizim katta bekliyor ve ben içine büyük bir cesaretle kırmızı ojemi atıyorum..Neden yapıyorum bilmiyorum ama yapıyorum..sonra içeri kaçıyorum hemen..
Annem ve ben istiklalde turalamaya çıkıyoruz ben yine her simada onu arıyorum ama hepsi ona benzese de hiçbiri “o” olmuyor…Meliha Teyzeme hediyeler alıyoruz ve geri dönüyoruz ..artık gitme vaktimiz geliyor anneme 1 gece daha kalmak için yalvarsam da nafile..
Meliha Teyzemle vedalaşıyoruz ve aşağıya iniyoruz..Sokak kapısının önünde ona rastlıyoruz.Annem hiç bakmadan geçiyor ama ben sanki ona takılmış gibi bakıyorum hiç gitmek istemiyorum..O da bana bakıyor ve anneme belli etmeden parmaklarında ki kırmızı ojeyi gösteriyor bana..Gülümsüyorum ona..sessizce güle güle diyor anneme duyurmadan..mahallenin sonuna geldiğimizde arkama dönüyorum Meliha teyzem balkondan bize el sallıyor ve bir üst katta ise “o” yine elinde sigarası bize bakıyor..ben arkamda tanıyamadığım belirsiz bir hayatı merakla karanlığa teslim ediyorum…
Çukur Sokak/Tarlabaşı...
02.06.10 anısına..
BaHaR....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)