27 Kasım 2009 Cuma

bayram..evler.. çocuklar ve tarlabaşı..

27.11.09 (cuma)

-Şule bu insanlardan korkmuyor musunuz?
-Korkulacak nesi var o insanlar Meliha Teyzen,ben hatta sen bile..sen kendinden korkar mısın?
-korkmam ama burası başka bir dünya sanki..
-sakın kıpırdama buraya basacaktım değil mi..
-evet ama şu an çekme!
-çektim bile..
"şule abla bizi de çeker misin abla.."
(Tarlabaşı'nda Şule'den hatıra ilk ve son fotoğrafım..)

Hayatımda ilk kez böyle bir semtte uyanıyorum..Daha önce burada sabahlayacağım aklımın ucundan bile geçmezdi..Bir tanıdığımızın evi olmasa belki de ömrüm boyunca sadece yanından geçmekle yetinecektim Beyoğlu'nu gezmek için...
Sabahın erken saatlerinde bir hareketlilik vardı mahallede..Bugün bayram..ilk kez bir bayramı başka bir evde,başka bir semtte geçiriyorum..İstanbul'un rengarenk kalpli çocukları sokaklara dökülmüş.Hala eski geleneğimizi yaşatmaya çalışıyorlar.Kapı kapı dolaşıp şeker,çikolata topluyorlar..bizim kapımızda çalındı..SEvinçle,heyecanla "iyi bayramlar" diyorlar.Kapıyı ben açtım,daha önce Meliha Teyzem tarafından kapıyı açmamaya tembihlenmiş olduğum halde..yüzlerinde gülücüklerle bekliyor çocuklar,bu sevinç kapkaranlık bir semtte yaşanıyor..Yer;Tarlabaşı..bende inanamıyorum,Tarlabaşı denildiğinde kendi kendime şaşırıyorum.Evet,aslında yaşamak istediğim semtte bir kapıyı açıyorum ve heyecanla bekleyen çocukların gülümsemelerine karşılık veriyorum..Şeker yok diyorum içimden,Meliha Teyze "neden kapıyı benden habersiz açtın" der gibi bakıyor ama kızamıyor bana sonra şeker tabağını uzatıyor.Daha önceden hazırlamış..Banada tabağı uzatması kalmış çocuklara.."abla iyi bayramlar,bayramınız kutlu olsun Meliha Teyze.." diyerek sevinçle ayrılıyorlar kapımızdan,koşturuyorlar yan komşunun kapısına..İnsanlar çok ilginç burada.En son ne zaman gerçek bayramı yaşadılar merak ediyorum..Böyle bir yerde..Kimisi çocuklara kapıyı açmıyor bile..Kimisi suratlarına şeker meker yok diye kapatıyor kapıyı..Çünkü onlar,hiç yaşayamadıkları bayramları hatırlıyorlar çocukları gördükçe,pat diye kapanan kapının ardında gözyaşı birikiyor..Ama nafile,hayat devam ediyor..
Cumbalı evin penceresinden bakıyorum aşağıya,yolda karşılaştığım zaman yanından geçmeye korktuğum adamlar var bu mahallede.. birkaç genç, sokağın ötesinde ayakta bekliyorlar,neden bekledikleri belirsiz..Çocuklar en sonunda topladıkları şekerleri paylaşıyorlar aralarında.içlerinden en uzun boylusu sanırım en büyükleri biraz fazla şeker alıyor kendine..Bir nalık mutluluğun tadını dudaklarında buluyorlar..Şeker çöplerini savuruyolar etrafa..Belediye işçileri gelirse temizler,gelirse tabi..
Hemen ilerde bıyıklı adam pantolonunun paçalarını çekerek eğiliyor kurbanın başına..Başını gövdesinden ayırıyor hayvancağızın..İçim el vermiyor,pek alışık değilim kurban kesmelere ben.."aa" diye bağırıyorum.Meliha Teyzem gülüyor halime..Belediyenin yasaklarına rağmen,Tarlabaşı'nın zengin sınıfı kurbanını boynundan sürükleyip göğsünü gere gere mahalleye sokar,işte böyle ortalık yerde rezillik yaşanır diyor.Şaşırmıyorum,çünkü burası Tarlabaşı..Sıradan bir yer değil.Adama bakıyorum Jilet gibi bıçağı hayvanın boynuna indiriyor ve oluk oluk kan yokuş aşağı akmaya başlıyor..Çoluk çocuk meydan da seyir ediyor..Küf ve çöp kokan bu sokak kokusuna birde kan kokusu ekleniyor.. kan kokusuna pek yabancı olduğunu sanmıyorum bu sokağın..
çeşit çeşit ev var bu semtte,çeşit çeşit insan..karşı evden genç bir kadın çöpü pencereden aşağı atıyor..Şaşırıyorum..Yoldan geçen bir zenci yukarıya bakıyor "ne oluyor" diye herhalde..İngilizce,ya da başka bir dil konuşmasını beklerken birde bakıyorum zenci"yuh ulan hayvan" diyor kadına..O da bizden olmuş..Gülmekten yarılıyorum adeta..Sonra kavgaya tutuşuyorlar zenci ile genç kadın..zenci ağzına geldiği küfürü basıyor.."O... kadın ne atıyorsun başıma pis çöpünü"..Daha önce hiç böyle bir kavgaya şahit olmamıştım.Herkes pencerelere çıkıyor,bakıyor kavgaya..Meliha Teyzem "bunlar parasız tiyatro" diyerek geçiriyor,alıştık artık hergün aynı olaylara derken yüzünde bir nefret var sanki..Meliha Teyzem çok eski tanıdıklarımızdan biri,taa babaannemin okul arkadaşıymış zamanında,buraya gelmeden önce babam tereddüt etmişti bizi göndermek konusunda ama yaşlı kadının bizden başka kimsesi olmadığı,çocukları bile terk ettiği için bayramda yanında olalım istedik..Meliha Teyzemin ayrı bir yeri vardı bizim ailemizde,bize çok iyiliği dokunmuştu zamanında,çocukları terk etmiş olsa bile o eksikliği yaşatmamaya çalışıyoruz biricik teyzeciğimize..İyi de oluyor aslında,burayı yavaş yavaş tanımaya başladığımı fark ediyorum.Bugün bayram tabi,üç beş tane davulcu zurnacı geliyor sokağı şenlendiriyor.9/8 lik melodiler bu semtten yukarı bir sis dumanı halinde şehrin mazilerine doğru yükseliyor.
Hemen arkadaş buluyorum kendime Meliha Teyzemin çok yakın dostunun bir kızı.benden biraz büyük..Annem önce onunla konuşmama olumlu bakmazken sonra birşey demiyor.Beraber Taksim'e çıkalım İstiklal'de bayram havası tadalım diyoruz.Annem "aman dikkat et "diye sıkı sıkı tembihliyor.Meliha Teyzem,biz buranın yerlisiyiz birşey olmaz desede annem tedirgin,babama ne hesap verir bana birşey olursa?
Çıkıyoruz sokaktan,birkaç kadın bize bakıyor."Kim bu?" diyorlar Şule'ye.O da "Meliha Abla'nın akrabası" diyor.Kadınlar gidene kadar arkamdan bakıyorlar.
Sonra bayramın asıl yaşanamadığı "Bayram Sokak" tan geçiyoruz,İstiklal'e çıkmak için.Şule beni oradan geçirmek istemiyor ama ben lütfen diyorum.Çok ısrar ediyorum kıza dayanamıyor,geçiyoruz sokaktan.Çalışan dört evin sakinleri,bayram diye en güzel kıyafetlerini giymiş,pencereye çıkmış..hele o sarı saçlı olan..İlk pencereden sarkan,yüzünde bir sürü pudra,kırmızı elbiseli,dekoltesi ise apaçık,utanmadan..Bugün müşterileri daha bir fazla..Çoğunluk erkek sokaktakilerin,ötekiler yolunu şaşırmış,ya da sokağa meraktan dalmış kaçıyorlar..Çoluk çocuk yok burada,şeker toplayanda yok..birden sesler yükseliyor sokakta,koro halinde birikiyor sesler,yukarı katlara başımı kaldırıp bakıyorum..yarı çıplak kadınlar yukarıya çağırıyorlar..bizi değil tabi..gitmeyince de küfürü basıyorlar.."seğretmeye mi geldin p.."Adamlar gülüyorlar bunları duyunca.Sarı saçlı afete bakıyorum,o da bana bakıyor önce..Sonra başını çeviriyor..Gerçekten çok güzel kadın diyeceğim ama diyemiyorum çünkü bunlar adam..Şule beni kolumdan çektiği gibi çıkartıyor sokaktan..Sokağın başında oraya girip girmemek konusunda karasız iki genç var.Fiyatı sorunca irkiliyorlar ama canlarıda çekmiyor değil..Öte yandan evden çıkan bir adam yüzü asık "hallolduk,gidiyorum" edasında yoluna devam ediyor..Neyse çıktık sokaktan,Şule bana kızsada görmüş oldum burayı.. hala etkisinde kalıyorum ve çok korktuğumu söylüyorum..adamın birisi "hayatın gerçekleri bunlar,korkma" diye söyleniyor..
Sonra İstiklal'e çıkıyoruz,dolaşıyoruz kendimi buraya hiç bu kadar ait hissetmemiştim.Şule çok iyi bir kız.Kendimi onun yerine koyuyorum,üzülüyorum sonra kendi halime geri dönüyorum.Eve gidiyoruz yine,o mahalleden yine geçiyoruz.Yanımda Şule olduğu için korkmuyorum,güven geliyor onunlayken ama tek başına hayatta geçemem bu sokaktan..
Akşama kadar kurban kokuları,başka mahalleden gelen davul zurna sesleri ile iyice kafam allak bullak oluyor.Annem de benim gibi şaşkın..Bayram günü mahallede kavga sesleri,bağırış çığrış hepsi bir arada..Diyorum ki,bayramda da kavga edilir mi? ama yine unutuyorum "burası Tarlabaşı.."
Akşama doğru artık gitme vaktimiz geldiğini öğreniyorum,aslında üzülüyorum..Meliha Teyzem de üzülüyor,çünkü biz gidince yine yalnız kalacak..Annemle beni otobüs durağına kadar geçiriyor..Ne de olsa yabancısıyız buranın,ne yapacakları belli mi olur insanların..Meliha Teyze ye selam veriyor kadınlar.Saatin geç olmasına rağmen sokak kapılarında oturuyorlar..
İlerliyoruz otobüs durağına karşı,yanımızdan geçen kızıl saçlı uzun boylu dar pantolonlu travesti bizim çıktığımız sokağa doğru ilerliyor,bize bakmıyor bile çünkü aradığı tip kişilerden değiliz.."Bayram Sokak" geliyor aklıma..babam bizi alıyor duraktan Meliha Teyze'nin elini öpüyor ve taksiye binip gidiyoruz..Arkamda koskocaman bir semt kalıyor ve taksi uzaklaştıkça Tarlabaşı karanlığın içinde nokta halini alıyor..


BaHaR..

(hayatımda gidip görmek istediğim ender yerlerden biriydi ve sonunda Tarlabaşı'nda bir gün geçirme şansım oldu..bu yazıyı Meliha Teyzem anısına yazdım..artık "Tarlabaşı" denildiğinde oradaki yaşantılar adına söyleyebileceğim birkaç sözüm var..)

20 Kasım 2009 Cuma

abanoz sokağı..


Kirli çarşaflar ağardı karanlıktan
Abanoz sokağında akşam olmaktadır
Alçacık sedirlerde üryan kadınlar
Kötü kadınlar, kederli kadınlar
Çaresiz yalnızlıklar içinde
Sığınmış merhametine kederin
Kan gibi, irin gibi kadınlar
Ezilmiş bir çiçeğe benzer kalpleri
Gözbebeklerinde saadetten eser yok
Bekleşirler gelecek ilk sevgiliyi
Bu umutla sürüklenir sofalarda ayaklar
Sahipsiz ayaklar, zavallı ayaklar
Ayaklar çeker ağırlığını kaldırımların
Sürer ayakların çilesi mezara kadar
Soğuk ürpertileri içinde kimsesizliğin
Yorgun yatağında bir kadın ağlar
Günahkar dudakları kıpkırmızı
Sürmeli gözlerinde mor mor halkalar
Bir aksiseda gibi dağılır aynalarda
'Biraz aşk, biraz heyecan, biraz ümit'
Böylece hayat geçip gider loş odalarda
Solar güneş ışığı çiçekli basmalarda
Boyanır efkarlı yüzler ağır ağır
Kalçaları çürük içinde bir kötü kadın
Unutulmuş türküler söyler hafiften
Basık tavanlı odalar aydınlanır
Alçacık sedirlerde üryan kadınlar
Abanoz sokağında akşam olmaktadır ...

BaHaR....